29 Aralık 2011 Perşembe

ARTIK YETER

ARTIK YETER
Hayat yorar insanı derken boşun demiyorum. Bu gün yine acı bir haber düştü basın bültenlerine… Kaçakçılık yapan otuz beş kişi PKK’lı sanılıp bombardımanla öldürülmüştü. Otuz beş can, elma değil armut değil. İnsan bunlar insan. Hepsinin hayalleri vardı, umutları vardı. Kimisi okula gidiyordu, okul parası derdindeydi. Kimisi dershaneye gidiyordu. Kimisi de ailesine yardım etmek için yapıyordu bu işi… Şimdi kim nasıl anlatacak ölenlerin yakınlarına bunun ‘operasyonel bir kaza’ olduğunu? Kim nasıl teskin edecek dindirecek bu acıları? Kim nasıl telafi edecek kaybedilen onca canı? Merak ediyorum. Gözlerim yaşla doluyor, hüzün hüzün yüreğime kan damlıyorum… Ağlıyorum, ağlamak yetmiyor…       Haykırıyorum: Artık yeter! ARTIK YETER!
  Kalbim sıkışıyor. Artık nefes alamıyorum. Şu yaşadığım coğrafya tarihine, geçmişine baktığım zaman; bir Alevi olarak, bir Sünni olarak, bir Kürt olarak, bir Türk olarak ve dahi diğer azınlıklar olarak haykırıyorum: Artık yeter artık yeter
 Seit Rıza, Saidi Nurs’i, otuz üç köylünün kurşuna dizilmesi, Maraş, Sivas, Çorum, tekrar Sivas Madımak, Gazi mahallesi olayları. Faili meçhuller, gözaltında kayıplar… Öldürülen, asılan gencecik insanlar, politikacılar… Adaletin geç tecelli etmesi, on beş yaşındaki zavallı bir kıza ‘’KENDİ RIZASIYLA TECAVÜZ’’ kadınların öldürülmesi, sürekli ard arda gelen zamlar, asgari ücret, milletvekili maaşları, açlık, yoksulluk sınırları, iş kazalarında ölen onca işçi, emekçi, trafik kazalarında bitmeyen ölümler. Yozlaşmış toplum, içi boşaltılmış dincilik, erozyona uğramış ahlaki değerler, kutuplaştırılan halk, ayrıştırılan ulusal kimlik… Tıka basa dolan cezaevleri…
 Sanata. Sanatçıya, gazeteciye, yazara, öğretim ve eğitimcilere atanamayan öğretmenlere yapılanlar.
 Önce bu ülkeye samimiyet gerekli, demokrasi gerekli. Birbirimize tahammül etmeyi öğrenmemiz gerekli.
  Öyle ya da böyle bu iktidar Kürt, Alevi, Çingene, azınlıklar gibi pek çok konuda açılımlar yaptı. Ama biz milletçe hep DARBELERLE KORKUTULDUĞUMUZ İÇİN için, ACABA BU AÇILIMLARIN ARKASINDA NE VAR? BİZDEN NE İSTERLER? Kaygısıyla her daim mesafeli durmaya sessiz kalmaya korkuyla beklemeye devam ediyoruz.
 Korktuğumuz şeyi korkmak yerine araştırmayı, yargılamak yerine anlamaya çalışmayı, empati kurmayı bir türlü bilmediğimiz için, bu en azından atılan adımları da el birliğiyle çelmeledik çok şükür…
 ARTIK YETER! Onlarca yıl süren ve nerdeyse iç savaşa dönüşen bu kardeş kavgası dursun.
 Bizim kadar kendi ayaklarına kurşun sıkan kaç insan veya kaç ülke vardır merak ediyorum.
 Bu nasıl bir ülkedir ki kendi kendimize yine kendi kendi kendimizi ezerek, kıyarak, vurarak gözdağı veriyoruz.
 Kısacası artık halk ve hükümet; ordudan polisten yardım beklemeden en önemlisi de ÖTEKİLEŞTİRMEDEN AZAMİ SAKINARAK yeniden bir arada yaşamayı, huzur ve barış ortamını SİVİL İRADEYLE tesis etmek zorundadır. ADALET, EKONOMİ, SAĞLIK, EĞİTİM GİBİ TÜM KONULARDA HEM DE…